6 Aralık 2011 Salı

EASY RIDER

Elinin altında bir oyuncak, oyuncağın altında sonu bucağı olmayan yollar..

Kahverenginin yeşile, yeşilin kahverengiye karıştığı bir dünyada yolculuk..

Özgürlüğün ülkesi görünümlü bir ada, büyük bir ada..

Bireylerin özgürlükleri ve muhafazakarların özgürlüklerinin birbirine girdiği yıllar..

Bundan elli sene öncesinin Adasında muhafazakarların bireylere uyguladıkları baskı ve görüş ayrılıkları sonucunda ölüme varan yargılama..

Uzaylıların ileri teknoloji sayesinde her türlü eşitliğe sahip olduğunu vurgulayan düşünceler..


Chopper, Doğa, Amerika, Özgürlük, Yargılama, Uzaylıların Eşitliği..

1969 yapımı Peter Fonda, Dennis Hopper, Jack Nicholson

21 Kasım 2011 Pazartesi

Unutulanlara Vefa borcum..

Unuttuğum herşey aslında sizi çok seviyorum, değerde veriyorum ama işte yapacak bir şey yok, unutuyorum. Unutulanlar sakın beni yanlış anlamayın aslında unutkan değilim, aslında sizi kafama da takmıyo değilim. Yıllarca soğuk havada eldivenlerimi unutupta, soğuk havayı yedikten sonra nasıl kafama takmam sizi. Sevgili çakmaklarım ne zaman yolda sigara içmeye kalksam hiçbir zaman cebimde olmadınız mesela , ben şimdi size iyi veya kötü iki çift laf etmez miyim hiç. Ha bir de can alıcılar vardır, misal anahtarlar, sizi unutmayı ayrı bir seviyorum, aklıma geldiğinizde ve yanımda olmadığınızda, size öyle bir sayıp sövüyorum ki onun verdiği rahatlık bana yeter..Kız olsam kesin pedimi de unuturdum paçadan akardı neyse çirkinleştim hemen hehe..

Paçadan kaçırmak dedimde, bi de tuvaleti olduğunu unutanlar var, bak onlar çok efsanedir, aslında bacağı hafif titrer, ortamda müzik varsa kendini müziğin ritmine kaptırdığını falan sanar. Sonra bir kaçar, iki kaçar, sonra der ki yarısına kadar bırakayım paçadan sızmadan tutarım, heyhat, bir koyverdi mi sonu buçağı gelmez, tabi bacak titremeye devam ettiği için alttan şap şap ses gelir, hafif sıcaklık falan filan işte, neyse ki böyle unutkanlıklarım yok.

Sizi seviyorum unuttuklarım..

25 Ekim 2011 Salı

Kumral Çocuk:Oturda bi konuşalım, Gençlik..

İçimden geldi, dur dedim biraz birşeyler karalayım. Hatta, direk başımdan geçen olayı anlatayım istiyorum ama içimdende gelmiyor artık boşa kürek çekmek, denizler okyanuslar bitti sandık meğersem gölün etrafında dolanıyomuşuz haberimiz yok.. Bugün gencin biri otobüs şöforüyle tartıştı ki şöförün yerinde olsam çocuğa cevap bile vermezdim. Hiç beklenmedik şekilde otobüsçü amca 'Sen dünyanın en pahalı petrolüyle ulaşımını sağlıyosun, buna sesini çıkarmıyosun, gelmiş burda benimle salak salak tartışıyosun' gibilerinden bir laf etti. Yahu dedim cidden neler oluyo acaba diye düşüneyim dedim..Aslında havada güzel canımı da sıkmak istemiyorum, keyfimde yerinde düşünüp düşünüp saçma sapan şekilde insanların yüzüne güler bi haldeyim ama işte ama dedim .. İnerken, 'sıkma canını Bey Amca' dedim, severim böyle insanın içini ısıtacak  naif kelimeleri. Adam sakin bir dille patladı, verdi veriştirdi gençliğe yani aslında karşısında duran kumral çocuğa. İçimden o kadar haklısın ki gel beraber şu meydanda bağıralım şu doğruları bütün dünyaya diyesim geldi. ( Tabi bunun çözüm olmadığını bile bile, sadece kendimi tatmin etmek için..) En son bi laf etti; bunlar üniversiteye kuzu giriyo koyun gibi çıkıyo.. Yahu dedim yine yeniden, o an fark ettim, ne kadar çok yahu dediğimi. Devamını getirmedim kafamda canını sıkma dedim kumral çocuğa , koyverdim gitti (Sonucu belli analizlerin açıklamalarını anlatmayı çok önce bıraktığımı ve ne kadar rahatladığımı fark ettim )


Yine sırıtık, insanlarla alay eder gibi munzur gülüşümle eve doğru yürüdüm. İçimdeki ve yüzümdeki keyifli halimle açtım kapıyı, daldım eve.. Açtım benim lanetli  27'liklerden bir albüm, yaktım keyif sigaramı, küller John Lennon'ın ağzına doğru dökülüyor. Kedicikler balkonun ağzına sıçmış bi sevindim dur dedim keyifimi bozayım hani biz çok uzun mutlu olmayı sevmeyiz ya, ordan bi Mik, Miyav karışımı bi ses, olacak iş değil yine keyfim yerine geldi.  Bi bakalım bakalım Sosyal Paylaşım sitesinde neler oluyo ? Klasiktir, bakılır şimdi hemen gelme üstüme, zaten yazıyı da o sitede paylaştığım için çok bindirmezsin çünkü Sende Aynı Bokun Lacivertisin.  Profile baktım, Benim aşk meşk güzeli yerinde duruyo, içim yine bi kıpırdadı.. Sonra Home'a girdim, İnsanlar gerçektende o kadar Sosyalleşmiş ki dört dörtlük muhteşem yaşamlarıyla Memleketi Kurtarma operasyonuna girişmiş. Neyse, dedim memleketi kurtarmanın kolay yolları varmış, asıp, kesip, cezayı ya kendileri vererek ya da kendilerince ilahi güçlerin cezayı kestiğini falan filan..Neyse, Sosyal paylaşım sitelerinde sosyal mesaj verecek bilgeliğe sahip olmadığımı düşünerek ve anlayarak yine keyfimi yerine getirmesini bildim..

Kumral çocuğun canı sıkıldı, altında bi bit yeniği arama, kuzu kuzu otur..

Hadi Eyvallah Genç

15 Ekim 2011 Cumartesi

Saçma..

Ramble On..
Stroll..
Sonra okursun..

veya

Önce oku..

Sonra
Ramble On & Stroll


Keyif adamı (adamı) maymun da yapar zırtapozda, keyifle iyi geçinmek lazım, keyif adamıyla da..

Mumun olduğu yerde ışık söner..

Hatıraların olduğu yerde gelecek bakar..

Aptalın olduğu yerde akıllı susar..

Hayal etmenin yanında düşünmek olmaz..

Canı sıkılan adamın benle işi olmaz..

Saçma düşünmeyenin bu yazıya vakti olmaz..

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Pişt, Sahtekarlarım Hünküramız olmuş

Konuşan İnsanoğlu, ah neler anlatıyoruz neler, Halbuki bir anlasak sağlıklı her insan konuşabiliyor hem de hiç durmadan konuşabiliyor olduğunu..Sözler veriyoruz, Atıp tutuyoruz, yeri geliyor dünyayı kurtarıyoruz yeri geliyor yalandan rüyalar anlatıyoruz, sonu yok ki laf bitmez ki, belki kısıtlanır ama kısır döngü içinde sonsuza kadar devam eder.Marifet konuşmakta olsaydı, herkes aynı yerde olurdu hatta herkes haklı olurdu. Demek ki ufak farklılıklar varmış. Vardır demiyorum belki sana göre yoktur, bende başka birilerinden duydum,  belki ben saçmalıyorumdur, belki sen hayatının en saçma cümlelerini okuyorsundur.

Bırakalım yalan dolanı, bırakalım kendimizden farklı olmayı, bırakalım kasvetin içinde boğulmayı. Dediğini yap, yapmak istemediğini yapma, yapacağını düşün, yapabileceğine inandığına kendin inan. Bırak aksın herşey, doğada olduğu gibi , bırak özgürleşsin içindeki ruh, tutma onu kanatlarından, gömme onun ayaklarını kuma, kapatma gözlerini, engelleme nefes almasını, gel değişiklik yap özgür bırak onu.

Düşün Düşün, Sahtekarlarım Hünkarım olmuş bi daha Düşün

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Deep Purple

Yahu, bizim amcalar İstanbul'a konsere gelirmiş. İnce çizgiler vardır, oralardan geçmeye kıyamazsın hayatta sanki onları zedelemekten korkarsın.Efsanelerin canlı olduğunu hayal etmek zordur, sanki onlar dokunulmaz, görülmez sadece içinde hissedilirdi. Bir gün bi bakmışsın karşında bizim amcalar yıllarca kulağında eskitemediğin parçaları çalmaya başlar, nasıl bir duygu olabilir ki bu ? Arkadaş, bırak akışına der için ama bi yanında sakin olmana gerek yok içinden geleni dışa vur der..Hep içimde ulaşılması güç olan şeyler beni çeker veya daha çok heyecanlandırır, birazda çocuklaştırır. Aynı aşk gibi, o da öyle değil midir azizim, ne kadar gizli ve içtense o kadar güzeldir. Dur bakalım, şu an algılayamadığın bu durum- Efsaneleri canlı dinlemek- hiç ona kavuşmayı ummadığın bir anda karşına çıkan çocukluk aşkınla aynı hissi verecektir belki de..

Bu amcalar hiç ölmesin, hep söylesin hatta abartsınlar bizim eve içmeye gelsinler burda da çalsınlar.Niye olmasın ki ? hani çok inanca oluyodu, yalan arkadaşım yalan bunlar..

İnsanı tutkuları, sevdikleri, arzuları bağlar hayata işte bunun için önem veriyorum çok, tek korkum ulaşılması zor olana ulaştığım anda aldığım hazın daha sonra alacağımdan fazla olması.Biri iki saate sıkışırken, diğeri belki de bütün hayatımı kapsıyor.

Saygılarımla, Deep Purple'daki Tonton amcalar beni bekler..

1 Mayıs 2011 Pazar

Çok boşladık~Zoso Aydınlanması..

         Blogum olduğunu unutmuşum resmen..Kalemi eline alıp yazmanın tadından kopamadığım için şu aptal tuşlara basmayı unutuyorum işte..Yeni yazılara yelken açmak lazım, kafamda var biraz, işte ufak tiyolar; Denizcilik terimleriyle yazı, Egelilerin şiveleriyle bir yazı, Ayrılık yazıları, Bahis yazısı mesela, biraz dokundurmalı HES'TİR ordan gibi dur bakalım konu bol, konular bitmez..Bu hayatın gırgır tarafı var, hüzünlü tarafı var, makro mikro boyutu da var, var da var..Her zaman dediğim gibi, Gülmek hayatın en güzel anlarını oluştursa da içten ağladığın günlerle birlikte yaşamın tadına varırsın..

3 Şubat 2011 Perşembe

Muhtarlık Zor Zanaat İştir ;)

Yahu, birincisi küçüklüğümden beri merak ederdim, bizim muhtar neden bu kadar hava üflenmiş gibi, bizzat gittim ve muhtarlıkta ikametgah belgesi adı altında zaman geçirdim..Oturduğum süre boyunca devamlı bilgisayardan kağıt basan ve 3 lira alan bir insan gördüm bu hayatta harcadığı iki enerji var bir bilgisayara tıklayıp kağıdı almak iki parayı alıp tekrar tekrar saymak..Sonra küçükken muhtarların günahını çok aldığım için üzüldüm =)



Bi de Klasik bir hesap yaparsak..Kağıt basmanın maliyetini çok düşük olduğunu düşünürsek, Ayda 250-300 arası insan gelse, ayda 1000 lira otururken,ohh ii para..Haa bu arada bi de devlet sigortan var cabası..Bi de bi de seni halk seçiyo, Forsuna bak halk adamısın, uff uff neyse saymakla bitmez Muhtarlık Müessesi..



Hani, büyüyünce ne olacaksın sorusu vardır, yaa ..Bu sorunun cevabını saygılı büyüklerime Muhtar olucam dememek için beni yıllarca muhtara götürmemişler bunu da sonradan öğrendim..Gerçi biz makina mühendislerinin çalıştığı yerlere de gitmezdik ama neyse..İyice boka sardı ;)



Sende bu yazıyı okudun hayatından 2 dakkayı boşa harcadın, haa ..Bi de beni düşün, dakikalarca Muhtarlığı kafaya taktım, bi de bunu yazdım =))

22 Ocak 2011 Cumartesi

Malzeme Bilimi Kürsüsünden Büyük Lütuf..


                               İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MALZEME BİLİMİ KÜRSÜSÜNDEN

                Değerli Öğrencimiz Levent Özdemir,
                               Sevgili öğrencimiz Levent Bey, geçen sene güz döneminden başlayan  hiç ara vermeksizin devam eden Malzeme Bilimi dersine ilginizden dolayı sizin gibi bir bilimadamının kürsümüzde Yardımcı Doçent olarak göreve başlamasını kurul kararı olarak uygun görmüş bulunmaktayız.Sizin gibi Malzeme Dehası bir insanın bizim kürsümüzü şereflendirmesi bizim için büyük bir onur olacaktır.Siz bizden 5. Kere almayı talep etmeden önce biz sizin lütfunuzu daha yakın mesafede yaşamak istiyoruz.
                               Kapımızı sonuna kadar sizlere açtık ama lütfen girin artık şu kapıdan sıkıldık sana malzeme anlatmaktan, anlamıyor musun, kafan mı basmıyor oğlum, lan 4 kere aldığınız dersin vizeleri toplamı 100 etmiyor.Biraz izan sahibi ol,Malzeme dediğin tek dişi kalmış canavar. Bak seni Malzeme dersinin İngilizcesi olan ‘Engineering Materials’ dersinden de muaf tutuyoruz.Yeter gari mühendis ol diye aldık seni fakülteye, aynı şeyleri dinlemekten gerizekalı olacaksın.
  

18 Ocak 2011 Salı

Shaman Blues

J.M.

''Diyelim ki
Sadece gerçekliğin sınırlarını deniyordum.
Neler olacağını merak ettim.
Hepsi bu;sadece merak.''
Kendimizi yazılarla ifade etme tutkumuzu böyle sanal ortamlarda tatmin edecek değiliz.Fakat, interneti yaptığın işleri sergileme ortamı olarak değerlendirirsek, insanlarla bu bilgilerini, tecrübelerini paylaşmak için kendini zorunda hissetmelisin..

Aslında bu tarz konulara baya uzağım ama yine de kendi çapımda eğlenmek hoşuma gidiyor..Kimseye yazılarımla birşeyler kabullendiremem veya hayatta hiçbir zaman bunu yapmadım ama kendimi tatmin edecek işler yapmaktan zevk alıyorum..


Açtık,Yazıyoruz,Paylaşıyoruz,Tatmin Oluyoruz,Kimseye bulaşmadan Dokunduruyoruz,Artniyet Aramıyoruz vs. vs. gider bu böyle...